Celladına Aşık Olmak: Tehlikeyi Tutku Sananların Psikolojisi

Kimi insanlar karanlıktan korkar, kimi ona hayran olur.
Ve işte o ikinci tür insanlığın en tehlikeli yanılgısını temsil eder.
Seri katiller, suçlular, şiddet yanlıları…
Korkulması gereken bu figürler, garip bir şekilde hayranlık nesnesine dönüştü.
Bazı kadınlar, öldüren adamlara aşk mektupları gönderdi.
Kimisi evlenmek istedi.
Kimisi yanlış anlaşılmış olduklarını savundu.
Bu durum sadece tüyler ürpertici değil akıl tutulmasıdır.

 İnsan Neden Korktuğuna Hayran Olur?

İnsan zihni, korktuğu şeyi anlamaya çalışır.
Çünkü anlamak, kontrol etmektir.
Bu yüzden katillerin hikâyeleri izlenir, belgeler okunur, belgeseller tıklanır.
Zihin der ki: “Böyle birine denk gelirsem fark ederim.”
Bu savunma mekanizması normaldir.
Ama bir noktadan sonra merak yerini hayranlığa bırakır. İşte o an, psikoloji devrilir.
Korku bilgiden çıkar, hazza dönüşür.

Psikolojik Sapma: Tehlikenin Erotikleşmesi

Bazı kadınlar, tehlikeyi güç olarak algılar.
Seri katil soğukkanlıdır, korkusuzdur, toplumun sınırlarını yıkar.
Ve bu özellikler, bastırılmış arzularla birleşince çekici hale gelir.
Ama bu çekim, sevgi değil ruhsal bozukluğun estetikleştirilmiş halidir.
Bu, çocuklukta bastırılmış duyguların, şiddet ve kontrol arzusuyla birleşmesidir.

Kısacası:

“Beni incitebilecek biriyle olursam, en kötüye bile dayanabileceğimi kanıtlarım.”
İşte bu düşünce, celladına aşık olmanın ilk basamağıdır.
Bu, kendini yok ederek güçlü hissetme yanılsamasıdır.

Felsefi Katman: Kötülüğe Saygı Duyan Zihin

Toplum iyi ol der ama iyi olmanın ödülü yoktur. Kötülük ise ses getirir, dikkat çeker.
Bu yüzden kimi insanlar, kötülüğü alkışlamaz ama ona saygı duyar.
Cesur der, özgür der.
Oysa o cesaret değil, vicdan yoksunluğudur.
Birini öldürmek, birini yönetmek ya da manipüle etmek hiçbiri özgürlük değildir.
Bunlar sadece zincirini başkasına takmak demektir.
Ama ne yazık ki bazı kadınlar, bu zinciri bile bile takar.

 Celladına Aşık Olan Kadınlar: Akıl ve Onur Kaybı

Dahmer, Bundy, Ramirez…
Hepsine mektuplar yağdı, hayran kulüpleri kuruldu. Kadınlar bu adamlara ruh eşi dedi.
Bazıları evlenmek için başvurdu.
Ve her biri kendini şu yalanla kandırdı:

“O aslında kötü biri değil. Sadece onu kimse anlamadı.”
Hayır.
O birilerini öldürdü.
Ve sen o öldürme eylemini duygusallıkla aklamaya çalışıyorsun. Bu empati değil, aklın intiharıdır.
Kendine değer vermeyen bir zihin, en sonunda şiddeti tutku zanneder.
Bu kadınlar aslında adamı değil, kendi travmalarını seviyorlar.
Acıya bağımlılar.
Aşağılanmaya, küçük görülmeye, yok sayılmaya alışmışlar. Ve o alışkanlık artık aşk gibi hissettiriyor.

Bu Dürtü Aptalcadır ve Bir Hastalıktır

Bir kadının bir katile, bir işkenceciye, bir şiddet bağımlısına hayranlık duyması romantizm değil, ruh çürümesidir.
Bu “piç olsun serseri olsun ama beni sevsin” zihniyeti, kadının kendini değersizleştirdiği en alt frekanstır.
Ve o frekansın adı kurtarıcı kompleksi değil, köle bilincidir.
Bazı kadınlar, iyi adam sıkıcıdır diyerek kendilerini tehlikenin kollarına atar.
Sonra da erkekler kötü diye ağlar.
Hayır.
Kötü adamı seçen sensin. Çünkü bilinçli olarak kötülüğü seçtin ve adına aşk dedin.

Seri katiller, toplumun hastalıklı yansımalarıdır.
Ama onlara aşık olanlar, o hastalığın yankısıdır.
Gerçek zekâ, karanlığı anlamakla yetinir. Zayıf bilinç ise karanlığa tapar.

Korkuyu bilgiye dönüştürmek olgunluktur.
Korkuya aşık olmak aptallığın süslenmiş halidir.

2 Yorum

  1. Çok doğru ve mükemmel anlatım. Ben de çarpıcı bir örnek vereyim. Dünyada bildiğimiz en kötü varlık şeytandır. En bilinmeyen ve en korkulan varlık da şeytandır. Ama içimizde şeytana tapan insanlar var. Bunu nasıl açıklarız; ondan korkmak onu gözünde büyültür. O büyüğe sığınarak ondan güç alacağını zanneder. Böylelikle hem ondan korkmay hem de süper güçlü bir varlığa dönüleceğini zanneder.

    • Evet çok doğru.
      Korkunun enerjisi büyüdükçe, insan onu kutsallaştırır. Oysa şeytan dışarıda değil; insanın teslim olduğu korkuda yaşar. Gerçek farkındalık, korkudan değil bilinçten doğar.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir