Kıyamet…
Çoğumuzun gözünde yalnızca bir son.
O büyük çöküş, o felaket anı, yaşamın durduğu, o bilinmeyen…
Ama ya kıyamet sadece bir bitiş değilse?
Ya o aslında Tanrı’nın zihninde tekrar eden bir yaratım döngüsüyse?
GEZEGENLER NEDEN VAR? GERÇEK AMAÇLARI NE?
Ay’ın Dünya üzerindeki etkisini biliyoruz.
Gelgitleri, döngüleri, insan bedenindeki ritimleri bile onunla ilişkilendiriyoruz.
Ama diğer gezegenler?
Satürn, Uranüs, Neptün, Mars…
Sadece kozmos içinde birer dekor mu?
Yoksa kendi içlerinde birer ibret mi taşıyorlar?
Belki de o gezenlerin amacı sadece “samanyolu dengesini sağlamak” değil…
Belki onlar, önceki kıyametlerin sessiz tanıkları.
Bir zamanlar yaşamın kurulduğu, bilinçlerin doğduğu, sonra kıyametin koptuğu gezegenler…
Şimdi gökyüzünde süzülüyorlar.
Boş…sessiz… ama bir şey anlatırcasına.
Sanki varlıklarıyla fısıldıyorlar:
“Bir zamanlar biz de dünyaydık.”
MARS SESSİZ BİR HATIRLAYIŞ MI?
Bugün birçok insan, “biz Mars’tan geldik” diyor.
Belki de bu sadece bir teori değil.
Belki de bu, kolektif hafızada kalan eski bir yankı.
Diyelim Mars bir zamanlar yaşanabilir bir gezegendi. Ve belki de bir uygarlık, bilinçli türlerin yaşadığı yerdi.
Bizim gibi düşünen, hisseden, inşa eden…
Ama sonra kıyamet geldi.
Ve Mars’ta diğerleri gibi sustu.
Şimdi gökyüzünde salınıyor. Boş, sessiz, ama enerjisel izleri hala etrafa yayılıyor.
Ve sonra…
Tanrı “ol” dedi.
Dünya yaratıldı.
DÜNYA: YENİ GEZEGEN, ESKİ HAFIZA
Ya biz, bu yeni gezegene aktarılmış eski bilincin çocuklarıysak?
Tanrı, Mars’ın külleriyle bizi yoğurduysa?
Yeni bir forma, yeni bir alana bizi ekti, ama belleğimizin izlerini silmedi belki de…
İşte bu yüzden içimizde bazı korkular, bazı fısıltılar, bazı bilinç çatlamaları var.
Çünkü belki kıyameti sadece beklemiyoruz, çoktan yaşadık.
Ve şimdi sadece yeniden hatırlıyoruz.
KIYAMET: BİTİŞ Mİ, YOKSA BİLİNCİN GÖÇÜ MÜ?
Kıyamet bir ölüm değil. O bir bilinç transferi.
Bir sistemin kapanıp başka bir realiteye taşınması.
Bir unutup, sonra hatırlamaya başlama süreci.
Ve Tanrı…
Ezeli ve ebediyse, neden olmasın?
O’nun için bir gezegeni söndürmek ve bir yenisini yaratmak zor değildir.
Platon’un dediği gibi:
“Tanrı yaratmakta zorlanmaz. Çünkü onun zihninde yarattıklarının ideaları vardır.”
Yani Tanrı sadece “ol” der.
Ve bir kıyamet olur.
Bir gezegen kapanır.
Bir yenisi açılır.
VE BELKİ DE…
Gezegenler sadece taş ve topraktan değil.
Onlar, önceki hayatların suskun mezarlarıdır.
Gökyüzünde sessizce süzülürken: “Bir gün sizin de yeriniz burası olabilir” diyen ilahi ibret sembolleri.
Kıyamet bir son değil, zihinsel bir göçtür.
Ve biz belki de Mars’tan gelen o hatırlayışın devamı olarak,
Şimdi kendi kıyametimizi bekliyoruz.
ESRA