Korku Ticareti: Şeytanı Büyütmenin Bedeli

Dini kayıtlar bize şunu anlatır:
İblis, Tanrı’nın huzurunda insana secde etmeyi reddetti.
Ardından da kıyamete kadar insanları saptıracağını söyledi.
Yani Tanrı’nın mutlak otoritesine karşı çıktı, adeta meydan okudu.
Ama burada durmamız gerek. Çünkü şu sorular hiç sorulmadan, körü körüne kabul edildi:
*İblis kim?
*Tanrı kim?
*Ve iblis hangi hakla, hangi güçle Tanrı’ya kafa tutabilir?
Eğer Tanrı kadiri mutlak ise yani evrenin yaratıcısı, başlangıcı ve sonu ise iblis denen varlık zaten O’nun yarattığı bir mahlûktan ibarettir.
O hâlde nasıl olur da sınırlı bir varlık, kendisini yaratmış olan mutlak kudrete karşı çıkabilir?
Bunun tek mantıklı açıklaması var:
Bize anlatılan bu sahne, aslında bir imtihan metaforudur.
Ama sorun şu ki, yüzyıllardır bu metafor tersinden okunmuş, iblise gereksiz bir güç atfedilmiş, hatta insanları korkutmak için adeta “Tanrı’ya denk” bir varlıkmış gibi lanse edilmiştir.
Şeytana Güç Atfetmek = Tanrı’yı Küçültmek
Düşünelim.
Tanrı evrenin sahibi, mutlak kudret.
Ona rağmen “iblis Tanrı’ya karşı çıkıyor” demek, aslında iblisi Tanrı’ya eş koşmak demektir.
Bu, en büyük çelişki değil mi?
Asıl tehlike, şeytanı aşırı güçlü göstermek.
Çünkü bu durumda Tanrı’nın kudreti gölgeleniyor. İnsan korkutuluyor, sindiriliyor ve kendi aklını kullanması engelleniyor.
Oysa kutsal kitaplarda tekrar tekrar vurgulanan bir şey var: Aklınızı kullanın.
Demek ki mesele, dışarıda bağımsız bir iblis aramak değil; insanın içindeki karanlıkla yüzleşmeyi öğrenmesi.
İblis = İnsanın Kendi Karanlığı
Kutsal metinlerde anlatılan iblis hikâyesini kelimesi kelimesine alırsak, Tanrı’nın mutlaklığını sorgulamış oluruz.
Ama bunu bir metafor olarak okursak, asıl mesaj netleşir:
*İblis, insanın kendi nefsidir.
*İblis, insanın hırsı, kibiri, öfkesidir.
*İblis, insanın içindeki karanlıktır.
Ve Tanrı’nın insana verdiği en büyük görev de bu: Aklını kullanarak, içindeki karanlığı aşmak.
Korkmayın, Sorgulayın!
Şunu unutmayın: İblisin Tanrı’ya kafa tutabileceğini düşünmek bile, Tanrı’yı küçültmek demektir.
Tanrı mutlaksa, hiçbir mahlûk O’na karşı gelemez.
Bizi korkutan, sindiren, düşünmeyelim diye sürekli önümüze atılan şeytan hikâyeleri, aslında zihnimizi köleleştirmek için kullanıldı.
İnsanları korkutarak yönetmek isteyenler, şeytanı olduğundan büyük gösterdi.
Ama gerçekte, Tanrı’nın kudreti yanında iblis diye bir şey, sadece bir gölge, bir fısıltı, bir içsel dürtüden ibarettir.
Asıl gücü veren nedir biliyor musunuz?
Sizin inancınız. Siz korktukça o büyür, siz sorguladıkça o kaybolur.
 Aklınızı Kullanın, Gerisi Zaten Gelecek
İnsan, iblisi dışarıda aramamalı. Onun en büyük savaşı, kendi zihnindedir.
Tanrı’nın bize verdiği en büyük hediye akıldır.
Eğer aklımızı kullanmazsak, başkalarının yazdığı korku hikâyelerine tutsak oluruz.
Eğer sorgulamazsak, şeytanı Tanrı’ya denk sayarız.
Ve eğer aklımızı özgür bırakmazsak, kendi karanlığımızı iblis sanmaya devam ederiz.
Tokat gibi bir gerçek var: İblis, Tanrı’ya meydan okuyamaz. Asıl meydan okuyan, kendi aklını kullanmayan insandır.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir