“Çünkü düşünmek cesaret ister. Ama sen cesaret etmek istemedin.”
Kutsal kitaplar, kutsal öğretiler hep aynı mesajı verdi:
Oku!
Düşün!
Ahlaklı ol!
Dürüst ol!
Ama sen, bir kitabı bile kendi dilinde okumaya kalkışmadın; anlayarak, hissederek, teslim olarak…
Çünkü başkasının aklına yaslanmak daha kolaydı.
DÜŞÜNMEK ZORDUR, SORUMLULUK İSTER
Çünkü okursan, görürsün. Görürsen, sorgularsın.
Sorgularsan, inandığın her şeyi baştan kurman gerekir.
Ve sen buna hazır değildin.
Dua ettin ama anlamadığın dillerde…
Ezberledin ama neyi savunduğunu hiç bilmeden.
SANA GÖNDERİLEN KÖTÜ FREKANSLAR NEYDİ PEKİ?
Okuma!
Akletme!
Sorgulama!
Bir büyüğe danış, sen anlamazsın.
Bir şeyh ya da hoca bilsin ve düşünsün senin yerine.
Sen yalnızca sus ve inan!
Neden bu frekanslar sana cazip geldi?
Çünkü düşünmek riskliydi. Ama birine itaat etmek güvenliydi, çaba da gerektirmiyordu.
KUTSAL KİTAPLAR APAÇIK DER…
Kur’an der ki:
“Biz bu kitabı apaçık indirdik, anlayasınız diye.” (Sad Suresi, 29)
İncil der ki:
“Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak.” (Yuhanna 8:32)
Sen özgür olmak istemedin.
Çünkü özgürlük, yalnızlık ister. Sürüyü terk etmen gerekirdi.
Ama sen cesaret edemedin… Belki de korktun.
TANRI’YI BULMAN İÇİN KİMSEYE İHTİYACIN YOK
Senin kalbin, O’nun en eski mescidi.
Senin aklın, O’nun sana verdiği kutsal pusula.
Bu kutsal emaneti başkasının cebine bırakma!
Unutma, içine Tanrı’dan üflenen kutsal bir parçacık var.
Aklını ve zihnini kullanarak, düşünerek, tevekkül ile sorgulayarak Yaratıcına kendin ulaş.
İlahi frekansını kendin bul.
Son Söz:
Sen düşünmediğin sürece, başkaları senin yerine düşünmeye devam edecek.
Bu sadece iman kaybı değil, bilinç iflasıdır.
Yazar Notu:
“Sen karanlıklar içinde saklanmayı seçtin .
Şimdi…
Işığa bakmaya cesaretin var mı?”
-Yorumlarda buluşalım ama gerçek düşünenler ile…
ESRA