Düşünce Bir Yönse, Sen Rotayı Mı Çiziyorsun, Yoksa Sadece Yoldaki Tabelaları Mı Okuyorsun?
Kader…
Kimi için yazılmış bir senaryo, kimi için özgür iradenin dans ettiği sonsuz bir yol…
Ama ya kader, zihnin yaydığı frekansla şekillenen bir enerji alanıysa?
Ya kader, sen onu düşündüğünde değil, hissettiğinde akışa giriyorsa?
O zaman şu soruyu sormalıyız:
Gerçekten neye inanıyorsak, onu mu yaşıyoruz?
Yoksa zihin çoktan kaderi programladı da biz sadece onun izini mi sürüyoruz?
Zihin Bir Yayın Alanıysa, Kader Bir Çekim Alanıdır.
Her düşünce bir yön.
Her duygu bir titreşim.
Her seçim bir yayın…
Senin zihninden çıkan her düşünce, görünmeyen bir koordinat gönderir evrene.
Ve evren sadece şunu sorar:
“Gerçekten bunu mu istiyorsun?”
“Yoksa sadece korkudan mı düşünüyorsun?”
Seçim Mi Sanıyorsun? Zihin Kodların Mı Konuşuyor?
“Hayat seçimlerden ibarettir” derler.
Ama kaç tanesi senin gerçek seçimindir?
Zihninin içinde yıllardır kaynayan inançlar, çocukken sana öğretilen sınırlar, korkuyla örtülmüş arzular…
İşte kaderi asıl yönlendiren bunlardır.
Sen bilinçli şekilde “başarı istiyorum” diyorsun, ama zihnin diyor ki: “Başarı tehlikeli, dışlanırsın…”
Kader bu çelişkiye cevap veremez. O sadece titreşene yanıt verir.
Kaderi Yönlendirmek İstiyorsan Zihnini Temizle.
Kader bir nehirse, zihin onun yatağıdır.
Ve nehir, en çok berrak yatakta akabilir.
O yüzden yapman gereken şudur:
Zihninde yıllardır “ben yapamam” diyen sesleri fark et.
Onlara ait olmadığını kabul et.
Ve sonra şu niyeti koy:
“Ben kaderimi korkularımla değil, inancımla yönlendiriyorum.”
Son Olarak:
Zihin, sadece düşünen bir varlık değil…
O aynı zamanda seçen, yazan ve yayılan bir enerji alanı.
Ve sen…
Zihnini hizaya getirdiğinde, kader önünde secde eder.
Frekansını Unutma:
Kader, zihninle konuşmaz.
Ama zihinle şekil alır. O yüzden…
Hangi frekanstan düşündüğüne dikkat et.
Şu soru her zaman sorulur. Kader mi bizi şekillendiriyor? Biz mi kaderi şekillendiriyoruz ?
Ben bu olaya irade gücü açısından bakıyorum. İrade bize verilmiş bir güç. Diğer varlıklardan ayrılan vasıf. Aynı zamanda öldükten sonramızı da şekillendirecek olan bir etken.
İrade seçme yeteneği. Seçersin; sonrasında kazanırsın ya da kaybedersin. Seçim bizim doğruyu yanlışı ayırt edebilme yeteneğimiz (zihnimiz).
Peki bunu nereden alıyoruz. İşte bu noktada Allah devreye giriyor ve diyor ki göndermiş olduğu kitapların üstüne (ki hepsi iyiyi, doğruyu, güzeli tavsiye eder.) “kalbine sor.” O seni doğruya yöneltir. İşte bu yönelme neticesinde insan kaderini çizer. Yani frekanslarını oluşturur. İnsanın oluşturduğu frekansları (eylem) çevre, din ve şeytan etkiler. Bu etkileşimlerle oluşan frekanslarımızın tamamı hayatımızı oluşturur. Bunun neticesinde de.
Yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan sorguya çekiliriz.