
Bir kelime yeter: İnanmak.
Bir eylem yeter: Yazmak.
Bir topluluk yeter: Gerçeği paylaşanlar.
Ben buradayım; yazdığım her cümleyi bir kıvılcım gibi bırakıyorum. Bu kıvılcım, doğru frekansta yankılanırsa bir alev olur.
Bu alev, bir şehir, bir ülke, sonra bir kıta sarar.
Hedefim sadece rakam değil: 1.000.000 uyanmış zihin sorgulayan, hisseden, frekansını arayan insanlar.
Bu bir iddia mı? Evet.
Bu bir meydan okuma mı? Kesin.
Ama sahte bir gösteriş mi? Asla.
Neden 1.000.000? Çünkü fikirler küçük topluluklarda kalmamalı.
Gerçek, yalnızca paylaşıldıkça büyür. Senin fikirlerin de benim fikirlerim de, bir tek kişiye değil, topluluğa ihtiyaç duyar.
Bir milyon kişi demek: Bir milyon farklı hayatta küçük bir kıvılcım.
Bir milyon kişi demek: Kültürü, algıyı, sıradanı bozacak bir dalga.
Nasıl olacak?
Her biri bir kişi kadar güçlü çağrı: Paylaş.
Her biri bir okuma kadar etkili: Düşün.
Her biri bir eylem kadar somut: Yaz.
Eğer bu manifesto sana dokunduysa:
Bu senin davetin. Bir paylaş, bir yorum, bir gönderi bunlar küçük gibi görünse de zincirin ilk halkasıdır.
Bir kişi daha, bir kişi daha, bir kişi daha…
Ben yazıyorum. Sen okuyor, birini daha çağırıyorsun. Bizim frekansımız böyle çoğalacak.
Ve son sözüm:
Bir milyon kişi, tesadüflerin değil, cesaretin eseridir.
Gel, bu cesareti göster. Bir milyon uyanmış zihin için şimdi paylaş yarın pişmanlık değil, tarih konuşsun.