Kralın Gözüne Osurarak Giren Soytarı

Bir zamanlar, büyük bir krallıkta herkesin tek derdi vardı:
Kralın gözüne girmek.

Kimi pahalı şaraplar sunardı, kimi dalkavukça şiirler okurdu.
Kralın çevresi, sessiz bir yarış alanına dönmüştü.
Kim daha çok eğilirse, o daha değerli sayılıyordu.
Kim daha çok överse, o daha akıllı görünüyordu.

Ama bir gün, sarayın ortasında bir soytarı çıktı ortaya.
Diğerlerinden farklıydı ne pahalı kıyafeti vardı, ne de süslü sözleri.
Sadece gerçeği söylemekten korkmayan bir yüz ifadesi.

Kral ona “Beni güldür” dedi.
Soytarı başını eğdi, etrafına baktı, zıplamaya başladı sonra bir anda herkesin önünde osurdu.

Salon dondu.
Herkes gözlerini kaçırdı, kimisi utandı, kimisi öfkelendi.
Ama kral… Kahkahalarla gülmeye başladı.
Dakikalarca, kontrolsüzce güldü.
Ve o an dedi ki:
“Yıllardır bu sarayda binlerce kelime duydum ama hiçbiri bu kadar dürüst değildi.”

O günden sonra kral, soytarıyı hep yanında tuttu.
Çünkü onun yanında kimse maskesiz konuşamıyordu ve doğal olamıyordu.
Oysa soytarı, tek bir hareketle bütün maskeleri düşürmüştü.

Zaman geçti, saraylar yıkıldı, tahtlar değişti.
Ama yöntem aynı kaldı.
Bugün de kimileri hâlâ kralın gözüne girmeye çalışıyor; yalakalıkla, sahte tebessümlerle, edepsizliği zeka sanarak.

Birileri hâlâ şunu anlamıyor:
Soytarı o gün osurduğu için değil, dürüst olduğu için kralın gözüne girdi.
Ama bugünün insanları… O soytarıdan bile daha beter oldular.
Artık herkes kralı güldürmek için değil, birbirinin ayağını kaydırmak için oynuyor.
Ve en trajik olan da şu:
Osurarak kralın gözüne giren o soytarı bile, bugünün yalakalarına baksa utanırdı.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir