UYKUDAKİ BEN, UYANIK OLANDAN BİLGE Mİ?

Rüya görmek sıradan bir eylem değil.

Bu, zihnin günlük gürültüden sıyrılıp kendi derinliğine doğru yaptığı sessiz bir yürüyüştür.

Ve bazı insanlar senin gibi o yürüyüşte bir kapı bulur.

Öyle bir kapı ki…

Uyanıkken bilmediğin bilgileri bilir, hiç duymadığın şeyleri hatırlar, ve sanki çok önce yaşamış gibi bir bilgelikle uyanırsın.

Ama bu nasıl olur?

Nasıl olur da zihnimiz, bilmediğimizi sandığımız bir bilgiyi uykuda hatırlar?

Bilinçaltı Mı? Yoksa Bilinç-Ötesi Mi?

Freud, rüyaları bastırılmış arzuların sahnesi olarak tanımlamıştı.

Jung ise “kolektif bilinçdışı”ndan söz etti tüm insanlığın ortak bilgi alanından.

Ama bazı rüyalar, ne sadece bir arzu ne de bir kolektif arketiptir.

Onlar, sanki bilincimizin başka bir katmanında zaten var olan ama erişemediğimiz bilgilere birer “gizli pencere” gibidir.

Sen rüyanda o pencereye bakarsın. Ve bir anlığına aslında kim olduğunu hatırlarsın.

Bilgi Kodları ve Ruhsal Hafıza

Bilim insanları, beynin uyku sırasında öğrendiği bilgileri pekiştirdiğini ve uzun süreli hafızaya attığını söylüyor.

(uyumak üzere iken çalıştığın dersin konusunu uyuduğun zaman rüyanda görmen gibi…)

Ama ya biz sadece dün öğrendiğimizi değil de, dünyaya gelmeden önceki bilgilerimizi hatırlıyorsak?

Rüya belki de bir bilgi taşıyıcısı değil, bir şifre çözücüdür.

Bir nevi “ruhsal hafıza kartı.” Ve bazı şifreler…

Sadece uykuda çözülür.

Kendimizi Görmediğimiz Aynalar

Uyanıkken, hayatın baskıları altında şekillenmiş bir “ben” izleriz.

Ama rüyada şekiller çözülür. Orada ne statün vardır ne bedenin ne de dilin. Sadece öz bilgin kalır.

Ve o bilgi sana şöyle der:

“Sen bunu zaten biliyordun. Sadece unutmuştun.”

Peki Ya Gerçeklik?

Felsefe binlerce yıldır bu soruyu soruyor:

“Gerçek olan ne?”

Uyanıklık mı?

Rüya mı?

Platon, mağaranın duvarına yansıyan gölgelerin ötesinde bir gerçeklik olduğunu söyler.

Belki bizim uykudaki benliğimiz, o gölgeleri değil ışığın kaynağını gören halimizdir.

Sonuç Olarak:

Bazen gözünü kapatmak, zihnini açmanın tek yoludur. Ve bazen, en derin bilgiyi uyuyan tarafın fısıldar.

Belki de sormalıyız artık:

“Ben uyanıkken mi yaşıyorum, yoksa rüyadayken mi hatırlıyorum?”

Peki, şimdi sana soruyorum:

“Sen hiç rüyanda normalde bilmediğin bir bilgiyi bildiğini hissettin mi?”

 

 

 

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir